bugün

entry'ler (131)

sözlük yazarlarının itirafları

Sen hayatımın miladıydın. Hayatıma giren herkesi seninle mukayese edecektim; milattan öncesi, milattan sonrası yok.

bir erkeğin kadınına söyleyeceği en etkili söz

Kölenim.

sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar

görsel
(bkz: bebelik battaniyesi)

umudu en iyi anlatan cümle

Aşk bir kuru sestir, tamamı yalan; aşk umuttur derler var buldun oyalan.

gecenin sözü

Düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur; düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır.
O halde ebedî dost ve ebedî düşmanınızı bilin ve tanıyın. Sözlerimde hilaf varsa eksileyin.

özel mesaj almak isteyen yazarlar

görsel

yazarların hayat felsefem dediği sözler

Kader hükmünü verdiğinde gönlünü hoş tut.

madde mi ağır mana mı

Efendimiz, zayıf bir rivayette ilk yaratılan şeyin kendi nuru, başka bir rivayette akıl, kuvvetli bir rivayette ise kalem olduğunu ifade buyurmuştur. Belki madde de gidip manaya dayanmakta ve ruhun ölçülerine göre bir biçime girmektedir.

Su yandıkça yükselir burca
Ruh yanarak erer huzura

insan dediğin madde ve mana
iman, maddeden çıkardığın mana

ilimle en çok şemse varırsın
Mana yoksa maddede yanar kalırsın

Ruh da yanacak elbet saflığa ermek için
Şemsi şerbet deyu aşkla içmek için

Maddeye gözünü yumarsın da ya manaya?

aşk

Sonuna kadar okumanız ve bilmeniz gereken mukaddes mi mukaddes bir aşk hikayesi yazıyorum...

Yine o belalı uhud'da sonsuzluk nebisi'nin bir dişi şehid edilmişti. Bunu duyan veysel karanî elini ağzına atarak:
- acaba benim efendim cenab-ı muhammed'in hangi dişini kırdılar? Bu mu, yoksa şu mu? Diyerek ağzındaki bütün dişlerini kendi eliyle kırıp döktü... ve annesinden izin alıp tâ yemen çöllerinden medine'nin yolunu tuttu...
Bitmek tükenmek bilmeyen kum denizini tek başına aşarak cenâb-ı mustafa'ya gidiyordu... gökte güneş, yerde fokur fokur kaynayan kumlar, sivri kayaların akrep dişleri, kuytularda canavar homurtular onu yıldırmıyordu...
Veysel karanî (r.a) kâbe mumu gibi yanıyor ve bir an önce peygamber şehri medine'ye varmak istiyordu...
Nihayet veysel karanî nûr yuvası medine'ye vasıl oldu. Işte şimdi sevgilinin diyarındaydı.
Garip bir manzarası vardı veysel karanî'nin... yanından gelip geçenler, durup ona bakıyorlardı.
Göğsü, bağrı açık, çölün bütün tozu toprağı sinmiş üstüne... ayakları çıplak ve kan revan içinde... yüzü güneşin hararetiyle iyice yanmış, alnında benek benek ter...
Ve tatlı bir koku... misk gibi bir şey...
-habib-i hüda'nın kokusu tâ sokaklara taşmış!...
Bir adım daha attı, mukaddes odanın kapı eşiğinin üzerine bakmaktan hayâ etti, öylece bir zaman ayakta kaldı...
Kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Kapı açıldığı an cenab-ı mustafayla göz göze gelecekti.
Kapı aralandı...
Her tarafı örtüler içinde bir kadın...
Daldığı hayal aleminden hazreti aişe'nin sesiyle uyandı:
- ey allah'ın kulu, kimsin?
- bana karanlı üveys derler!
- neydi muradın?
- allah'ın resûlünü görmeye gelmiştim!
- ya üveys! Allah'ın resûlü seferdeler!
Veysel karani'nin yüreğine sanki yüzlerce mızrak saplanmıştı.
Hazreti aişe merakla sordu:
- niçin ağlıyorsun?
- ey annelerin en azizi! Ben, annemden bu kapıya kadar izin aldım.
- iyi ya işte! bir kaç gün bekle!
- beklemeye imkânım el vermez. Annemden bu kadarcık izin alabilmiştim!...
Hazreti aişe'nin de gözleri buğulandı... gözyaşlarını göstermemek için kapının arkasına gizlenme ihtiyacı duydu. O ân veysel karanî, tekrar koynundan, kırdığı dişleriyle yaptığı tesbihi çıkarıp uzattı:
- ey mübarek annem! Bunu da allah resûlüne ver!...
Hazreti aişe (r.anha) hayretle sordu:
- nedir o, yâ üveys?
- ne olduğu allah resûlüne malûmdur!
Hazreti aişe büsbütün irkildi ve dedi:
- peki, peki, ya üveys! Selamını ve emanetini resûl-i ekrem'e ulaştıracağım...
Ve saâdethanenin kapısını kapatıp içeri girdi...
Veysel karanî gözyaşları içinde yere eğildi, peygamber evinin kutlu eşiğini öptü, yüzünü gözünü iyice oraya sürdü. Sonra kalkıp istemeye istemeye yürümeye başladı... artık gidiyordu, fakat gönlü hep oradaydı... hicran arkına düşen bu gönül, ebediyen sevgilisine kavuşamayacaktı.

allah ın adaleti

Adalet "A-d-l" kökünden gelir. Bu kelime "Idl" şeklinde okunduğunda bu, birinin veya bir şeyin diğerine denk olması anlamına gelir.
islam alimleri Allah'a kul, Peygamber'e ümmet olan bir insana, ferdî, ailevî, içtimaî alanlarda terettüp eden sorumlulukların hepsini adalet sözcüğüyle ifade ediyorlar. içtimaî münasebetler, idarî esaslar hep adalet kavramının muhtevası içinde. Usul-ü fıkıh derslerinde de gördüğümüz gibi adalet evâmir ve nevâhînin (emirler ve yasaklar) mecmûundan ibaret. Adaleti "sırat-ı müstakim" terkibi ile izah ediyor ibn Miskeveyh. Milas Müftüsü Molla Sadık Efendi de o mesele üzerinde çok geniş duruyor.

"Şüphesiz Allah âdilleri sever" (Mâide, 5/42)

Hakkınızı almak ya da bir hakkı yerine getirmek istediğinizde dengeli davranmak da adalettir. Çünkü bu tür durumlarda insanlar genelde hakka, hakkaniyete çok riayet edemeyebilirler ki bu da insafla aşılabilir.

gecenin şiiri

Beni hangi tele bağladıysa kaderim,
Sen mızrabını yalnızca ona vur.
Dokundukça parmakların yüreğime,
Ruhum senin için fırtınalar doğurur.

Beni hangi beze dokuduysa kaderim,
Sen gergefine yalnızca onu ger.
işle gönlündeki en karmaşık desenleri,
Sonra gezindiğin yollarına ser.

Beni hangi tohuma gizlediyse kaderim,
Sen gönül bahçene yalnızca onu dik.
Bilesin ki biz bu dünyaya ey sevgili,
Senin ellerinde tükenmek için geldik! ..

-muhsin ilyas subaşı

gecenin notu

Her insanda tensellik, rahatlık, pısırıklık, kibir duyguları vardır; sen bunlara allah için kulağını tıka ve sabaha öyle er.

aşk

Elif şafak'ın romanıdır.

--spoiler--
bundan uzun zaman önceydi. bir roman düştü gönlüme. aşk şeriatı. yazmaya cesaret edemedim. dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. dünyayı dolaştım. insanlar tanıdım, hikâyeler topladım. üzerinden çok bahar geçti. fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...
“hamuş” derdi mevlâna kendine. yani suskun. düşündün mü hiç, bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine suskun adını verdiğini..?
kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. her bir insanı yaradan’ın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. dinlemeyi sevdim. cümleleri, kelimeleri ve harfleri... oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.
mesnevi’yi şerhedenlerin çoğu bu ölümsüz eserin “b” harfiyle başladığına dikkat çeker. ilk kelimesi “bişnev!”dir. yani “dinle!” tesadüf mü dersin ismi “suskun” olan bir şairin en kıymetli yapıtına “dinle!” diye başlaması. sahi, sessizlik dinlenebilir mi?
bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. “neden?” diye sorma, ne olur. cevabını sen bul. ve kendine sakla.
çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.
a. z. zahara

--spoiler--

gitmek mi zor kalmak mı

Gitmen gerektiğini bildiğin halde gitmeyip, sonunda gitmek zorunda kalmak en zorudur. En karın ağrısızı zamanın gerektirdiğidir.
Gidersen aklın kalır onda, kalırsan aklın gider onunlayken.

Ne hasretten yanasım var artık
Ne de ağlayasım var bu gece
Sıcak bir yüreğe sarılıp sıkıca
Yatasım var bu gece

Bir sevda denizinde yüzmek lazım diyorum
Maskesiz yüzümü unutasım var bu gece
Hıçkırığı gözyaşını toparlayıp avuçlarıma
En uzağa atasım var bu gece

Yıldızlara ulaşmak istiyorum
Bütün dilekleri dolaşasım var bu gece
Zamana hükmetmenin tam sırası
Saatleri uzatasım var bu gece

Karadelikleri koyup mesafelerin ortasına
Bir an gözlerine bakasım var bu gece
Gülümseyişler görmek çok güzel
Hüznümü unutasım var bu gece

Gitmek de zor kalmak da
Olduğum yerde kalasım var bu gece
Bütün kıyılar kayalık
En yakınına uzanasım var bu gece
- turgut uzdu

ağlamak

Güzel bir temizlik olarak düşünülmelidir. Örneğin bilimselce Nasıl Gözümüzü temizliyorsa; kalbimizi, geçmişimizi de...

Ağlama gerçekleşirken, Soyuttan somuta, somuttan soyuda akış vardır: (bu döngü uzayabilir.)
Önce duygular gözyaşa, sonra gözyaşı olası tepkimelere.
Tepkime derken:
Leyla içinse sil, mevla içinse sal gitsin. Ölçü budur.

big bang ten önce ne vardı

(bkz: kalu bela)

ölüm

Kıyamet günü beyaz koç şekline sokulup cennet ve cehennemin ortasına konulup öldürülecek olan şey ölümdür. Yani ölüm de ölümlüdür. Sonra ebedi hayat başlar.

gecenin sözü

Gelen kalmaz, giden dönmez.

sözlük yazarlarinin suan cebindeki para miktari

Para olmadığını bilsem de Cebim var mı diye yoklatmıştır.

sözlük yazarlarının itirafları

Kibar ve ahlaklı insanları çok seviyorum. Kaba ve ahlaklı olanları çekebiliyorum. Kaba ve ahlaksız olanlarla muhattap olmamaya çalışıyorum. Kibar ve ahlaksızlardan ise kaçıyorum. Çok yüzlülerdir.